Gelişimsel koordinasyon bozukluğu, yaşamın ilk aylarında bazı motor gecikme problemleri ile kendini gösteren bir durumdur. Altında yatan herhangi bir nörolojik neden olmadığı için bu durumu hastalık olarak nitelendirmek doğru olmaz. Zaman zaman gelişimsel dispraksi, konjenital sakarlık, sakar çocuk diye tabir edilen bu bozuklukluğun görülme oranı, toplumda oldukça fazladır. Hepimizin etrafında sakar olarak tabir ettiğimiz kişiler vardır ve bu kişisel genellikle spor aktivitelerde ön planda olmak istemezler, konuşmaları, yürüyüşleri atipiktir. Bunları okurken kafanızda canlanan kişi kendiniz de olabilirsiniz. Çünkü toplumda oldukça yaygın görülür. Hatta çocuk hekimleri ile yapılan bir çalışmada, hekimlerin %23’ünün gelen çocuklara bu tanıyı koydukları bildirilmiştir.
Bu problemi anlatırken praksi yani motor planlama yeteneğine değinmeden olmaz. Bir beceriyi gerçekleştirebilmek için o beceriyi önce zihnimizde planlayabilmemiz, daha sonra eyleme dökebilmek için kaslarımızı birbirleriyle uyum içerisinde kullanabilmemiz gerekir. Günlük aktivitelerimizin oldukça komplike olduğunu varsayarsak, bunu yapabilmek için bedenimizle ve çevremizle olan ilişkimizin iyi olması gerektiğini söyleyebilirim. Örneğin yazı yazma becerisi çok ciddi motor planlama gerektiren bir iş olduğu için gelişimsel koordinasyon zorluğu yaşayan birçok çocuğun bu alanda zorluk yaşıyor olması kaçınılmaz bir sondur. Eğer duyusal sistemleri doğru bir şekilde çalışıyor ve öğrenmesi için ona yardım ediyorsa, zaman içerisinde bu aktiviteyi deneyimledikçe praksi zorlukları büyük oranda azalır. Bu yüzden çocukları değerlendirirken, yalnızca koordinasyon problemine odaklanılmamalı, duyusal sistemleri de detaylıca ele alınarak bütüncül bir yaklaşım sergilenmelidir. Bir çalışmada okul öncesi çocukların %6-8’inde görüldüğü gözlemlenmiştir. Yani bu neredeyse her sınıftan bir çocuk bu problemi yaşıyor anlamına geliyor. Sebeplerinin araştırıldığı nörogörüntüleme çalışmalarında, sorunun özellikle serebellar bağlantılardaki aktivite düşüklüğüyle ilgili olduğu görülmüştür. Bir çalışmada GKB’li çocuklarda sol el kullanımının oldukça fazla olduğu tespit edilmiş ve bunun sonucunda motor koordinasyon sorunlarının beynin lateralizasyonuyla ilgili olabileceği düşünülmüştür. Farklı bir çalışmada ise GKB tanısı alan küçük çocukların kortekslerinde tipik gelişen çocuklara göre çok daha düşük aktivasyon gösterilmiştir. Yapılan çalışmalar ışığında bu problemin nörogelişimsel bir zorluktan kaynaklı olabileceğini söylemek doğru olacaktır.
Şimdi gelin bir de risk faktörlerine bir göz atalım. Yapılan çalışmalarda; annenin 35 yaş üstünde olması, düşük doğum ağrılığı, hamilelik öncesi alkol maruziyeti, kronik akciğer hastalığı ve yenidoğan sarılığı gibi bir çok risk faktörü olduğu gözlemlenmiştir. 32 haftadan daha erken doğan çocukların neredeyse yarısının bu problem yaşadığı bilinmektedir. Ayrıca erkek çocuklarda görülme oranı kız çocuklara göre 2-3 kat daha fazladır.
GKB ile gelen çocukların en büyük oranda DEHB’ e sahip olduklarını görüyoruz. Çoğu çocukta ise GKB’ye öğrenme bozuklukları ve matematik sorunları eşlik ediyor. Ayrıca dil gelişimi de motor planlamayla ilgili olduğundan bu alanda da zorluklar görülebiliyor. Seslerinin şiddetini, hızını kontrol etmek onlar için oldukça zor olduğundan, yavaş ya da çok sesli konuşabilirler. Günlük hayatta yaşadıkları koordinasyon problemleri sebebiyle özgüvenleri ciddi şekilde etkilenir ve sonucunda sosyal ve akademik hayatlarında zorluklar yaşanabilir. Bunun sonucunda hem çocuklarda hem yetişkinlerde yaşam kalitelerinin düşebilir. Günlük hayata katılımlarındaki azalma sebebiyle içe kapanıklık ve depresyon, fiziksel aktivitelerin azalmasıyla şişmanlık gibi sorunlar eşlik edebilir. Tüm bunları düşündüğümüzde, gelişimsel koordinasyon problemli yaşayan çocukları sadece motor anlamda değil, diğer alanlarda da desteklemek gerektiğini unutmamak gerekir.
Aileler genellikle motor gelişim basamaklarının gecikmesi ile bizlere başvurur. Gelişim basamaklarındaki her bir beceri ciddi bir planlama gerektirdiğinden, GKB’na sahip bireyler yaşamlarının ilk aylarında bu zorluklarla karşı karşıya kalır. Dönmek, sürünmek, emeklemek, yürümek, kasların birbiri ile çok ciddi uyumunu gerektiren beceriler olduğu için tipik gelişen çocuklara göre bu beceriler çok daha geç kazanılır. Bedenleriyle ve çevreleriyle olan ilişkileri yeterince sağlam olmadığı için motor kontroldeki zorluklar, takılıp düşmelerine yol açar. Okul öncesi çağda kıyafet giymek, beslenmek, bisiklete binmek, çizim ve boyama yapmak, top oynamak gibi günlük yaşam aktivitelerinde zorluklar baş gösterir. Yürüyüşlerinde gerekli koordinasyonu sağlayamadıklarından geniş destek yüzeyi ve asimetrik adımlar görülür. Bazıları koşmak, zıplamak, bisiklete binmek gibi kaba motor becerilerde daha çok zorlanırken, bazıları yazı yazmak, ayakkabı bağlamak gibi daha çok ince motor becerilerde zorluk yaşarlar. Yaş ile birlikte aktivitelerin karmaşıklığı da artacağından buna ayak uyduramayan çocuklar için gün geçtikçe hayat daha da zor bir hale gelir. Üst üste tekrarlanan başarısızlıklar motivasyonlarında düşüşe sebep olur.
Bahsettiğim üzere bu problemi yaşayan çocukların sayısı azımsanamayacak kadar fazla ve günlük yaşamdaki etkileri oldukça zorlayıcıdır. Bebeklikten itibaren yaşadıkları bu zorluklar her geçen gün artacağından en kısa sürede fark edilip desteklenmesi için en büyük iş ebeveynlere düşmektedir. Gelişimsel koordinasyon problemi, yaş ilerledikçe çok büyük oranda azalsa da yetişkinlik döneminde etkileri görülmeye devam eder. Akademik hayattaki zorluklar, iş seçimlerini etkiler. Sosyal duygusal anlamda yaşadıkları zorluklar özel hayatlarını etkiler. Peki çocuğun gelişimini her yönden etkileyen bu problemi ortadan kaldırmak için nasıl destek olunmalı? Öncelikle bu alanda çalışan bir terapist tarafından kapsamlı bir şekilde değerlendirilmelidir. Günlük yaşam aktiviteleri tek tek sorgulanmalı ve ailelerden kapsamlı bir anamnez alınmalıdır. Bu zorlukların sebebinin yalnızca motor planlamayla ilgili değil, duyusal sistemle de çok ciddi ilişkili olduğu unutulmamalı ve duyusal sistemler de incelenmelidir. Sıralı hareketlerin hangi aşamasında zorluk yaşıyor belirlenmelidir. Gelişimsel koordinasyon problemiyle ilgili görev odaklı yaklaşımlar, süreç odaklı yaklaşımlar gibi pek çok yaklaşımlar sergilense de, burada önemli olan şeyin çocuğun karakterine uygun olması gerektiğidir.
Seçilen yaklaşımlar çocuğunun keyif aldığı aktiviteler içerirken aynı zamanda zorluk seviyesi iyi ayarlanmalıdır. Motivasyonlarını arttırıp özgüvenlerine katkıda bulunmak için aslında hangi aktiviteyi seçersek seçelim aktif katılımlarını olabildiğince desteklemek amaçlanmalıdır. Motor planlamada zorluk yaşanılan alanları desteklerken, diğer alanlar da desteklenmeli, gelişimin bir bütün olduğu unutulmamalıdır.
Çocuğunuzun gelişimsel koordinasyon bozukluğu yaşadığını düşünüyorsanız öncelikle bir değerlendirme için bizlerle iletişime geçebilirsiniz.
Sevgiler
Yonca Görgül
MSc PT, Duyu Bütünleme Terapisti(SIPT cert.)
JKA prac. & Therapist-ATM teacher
DIR 201 terapisti